top of page

Psikodrama Özdeneyim Grupları

Enstitü çalışmaları arasında bu yıldan itibaren özdeneyim grup çalışmaları yer alacaktır. Bu çalışmalar, katılımcıların kişisel gelişimleri, kendileri ile farkındalıklarının artması, özkaynaklarını keşfetmeleri ve yaratıcı potansiyellerini açığa çıkartmalarına yardımcı olmanın yanısıra ruh sağlığı alanıyla ilişkili kişilerin psikodrama ile tanışmaları ve deneyimlemelerine de olanak sağlayacaktır.

Çalışmalar açık grup halinde yürütülecektir. Oturumlarda katılımcıların ihtiyaçları doğrultusunda özel başlıklar da açılabilecektir. 

Katılmak isteyenler özgeçmiş bilgileri ile beklentilerini içeren bir mail ile başvurmaları gerekmektedir. Değerlendirme sonrası gerekirse öngörüşme yapılacak olup davet edilenler programa dahil olacaklardır.

Yeni Başlayacak Özdeneyim Grupları:

 Başlama Tarihi: 14 Şubat 2021  Yürütücü: Reyhan ÇAKMAK

Screenshot_20210221-165953_Instagram.jpg

Jungiyen Bibliyoterapi Grupları

IJungi çalışmaları içerisinde yer alan bibliyoterapi grupları katılımcıların bu alanda uzman bir kolaylaştırıcı eşliğinde bilgi ile iyileşme ve gelişme süreçlerine katkı sağlamayı amaçlar. Jungiyen kavramları anlamak, temel metinler üzerine düşünmek, kollektif bilinçdışının kayda değer yansımaları olan farklı eserleri (kitap, film, masal vd) Jungiyen bir bakışla anlamlandırmak ve bunu yaparken grup süreçlerini deneyimlemek isteyen herkesin katılımına açıktır. Bu programda pozitif, yaratıcı, klinik bibliyoterapi grup metodu kullanılmaktadır.

Devam etmekte olan çalışmalar ve yürütücüsü:

Kurtlarla Koşan Kadınlar  Yürütücü: Reyhan ÇAKMAK 

Kurtlarla Koşan Kadınlar Dr. Clarissa Pinkola Estes tarafından yazılmış, mit ve öykülerden oluşan, kadın psikolojisine dair Jungiyen bakış açısına sahip bir eserdir. Dr. Estes kültürlerarası araştırmalar ve klinik psikoloji üzerine doktora çalışması yapmış Jungiyen bir psikanalisttir. Kitapta kadınların toplumsal, kültürel, politik ve dinsel baskılar nedeniyle genellikle hiç farkında olmadan içselleştirmek zorunda kaldıkları değersizlik, yetersizlik duyguları, cinsellikle ilgili bastırılmış dürtüleri, toplumsal cinsiyet rolleri ile oluşturulmuş makbul kadın kimliği ve buna karşın her kadının doğasında var olan, özgün, dayanıklı ve özgür kadın kimliği “vahşi kadın arketipi” isimlendirmesiyle masallar aracılığıyla ele alınmaktadır. Ortak bilinçdışında yer alan ve yazar tarafından farklı kültürlerden derlenen bu masalların terapötik bir araç olarak kullanılması yoluyla kadınların potansiyellerinde taşıdıkları gücü yeniden fark etmeleri amaçlanmaktadır. Bu açıdan kitap klasik ve popüler kişisel gelişim kitaplarından ve kendine yardım kitaplarından farklı olarak masalların analizi ile içgörü ve farkındalığı artırarak terapötik bir araç olma özelliği taşımaktadır.

Masallar, mitler ve rüyalar insan zihninin ürettiği ruh dünyasını sembolik düzeyde dışa vuran önemli kaynaklardır. İnsanın ruh dünyasıyla bu denli yakın ilişkili olan bir kaynağın terapi sürecinde kullanılması terapist için bilgi sağlamanın yanında iyileşme sürecine de katkı sağlamaktadır. Jung rüyaları bireyin ruhsal yapılanmasını, bilinç ve bilinçdışı alanı anlamak için kullanırken rüya analizini bir iyileşme aracı olarak ele almıştır. Jung’un analitik psikoloji kuramında bilinçdışı; kişisel bilinçdışı ve ortak bilinçdışı olarak iki katmandan oluşur. Kişisel bilinçdışı bireyin tüm anılarını, bastırılmış duygu ve düşüncelerini, kişinin gölgede kalmış tüm yönlerini içerir. Ortak bilinçdışı ise insanlık tarihi boyunca var olan tüm yaşantıları, inançları, arketipleri, içgüdüleri ve sembolleri içerir. Rüyalarda hem kişisel bilinçdışından hem ortak bilinçdışından öğeler açığa çıkar. Bu açıdan Jung’a göre rüyalar belli bir amaca hizmet eder. Jung kuramını geliştirirken pek çok kişiyi gözlemleyerek, rüyalarını inceleyerek bir sonuca ulaşmıştır. Bunu yaparken 80.000’in üzerinde rüyayı yorumladığını hesaplamıştır. Bunun sonucunda hem bütün rüyaların rüyayı gören kişinin yaşamıyla bağlantılı olduğunu hem de rüyaların bir psikolojik etmenler ağının parçaları olduğunu keşfetmiştir. Kişinin yaşamıyla paralel olarak tüm rüya yaşamının belirli bir kurguyu izlediğini bulmuştur. Bu kurguya “bireyleşme süreci” adını vermiştir. Bireyleşme süreci egonun güçlenmesi, self (benlik) ile egonun ilişkisi, bilinçdışındaki gölgelerle karşılaşma, anima / animus ile karşılaşma, entegrasyon ve bütünleşme aşamalarını içerir. İnsanın yaşamı boyunca karşılaştığı tüm zorlayıcı yaşam olayları bireyleşme sürecinde ruhsal olgunlaşmaya ve psişenin (ruhsal yapının) tamamlanmasına hizmet eder. Jungiyen bakış açısından rüyalar kişisel bilinçdışının üretimleri olduğu gibi mitler ve masallar da ortak bilinçdışının üretimleridir. Bu açıdan hem rüyaların hem mitlerin/masalların yorumlanması ve insanın ruhsal yolculuğuna dair içerdiği bilgilerin etkin bir şekilde kullanılması mümkündür.

Bu çalışmada kullanılan pozitif, yaratıcı, klinik bibliyoterapi grup metodu program yürütücüsü tarafından geliştirilmiş ve klinik etkinliği yarı-deneysel bir araştırma ile ispatlanmış özgün bir uygulamadır.

İnsan ve Sembolleri    Yürütücü: Reyhan ÇAKMAK

İnsan ve Sembolleri C.G. Jung'un insanlığa vasiyetidir. Okuyup anlamak insanı anlama çabası içinde olan herkesin boynunun borcudur. Ölümünden hemen önce tamamladığı yapıttır. Kendisinden sonra yazılan bölümler onun talimatıyla ve isteğiyle Marie-Louise Von Franz'ın çabalarıyla yayınlanmıştır. İnsan ve Sembolleri çalışma grubunda amaç analitik psikolojinin temel kavramlarını kavramak ve Jungiyen bakışa aşinalık kazanmaktır. Bununla birlikte bölümler yaşantı temelli ilerler. Çalışmaya katılanlardan kendi bilinçdışı süreçlerini tanımaya ve anlamaya yönelik verilen ödevleri tamamlamaları beklenir. Çalışmanın hedeflerinden birisi de kitapta yer alan konular ışığında bu topraklardaki ortak bilinçdışında yer alan bilgilerin Jungiyen bakış açısıyla yeniden okunmasına katkı sağlamaktır. Bu amaçla program sonunda katılımcılardan kendi mesleki ve ilgi alanlarına uygun konularda bir bitirme projesi hazırlamaları beklenmektedir.  

IMG_20210116_173805_302.jpg
IMG_20210116_174335_939_edited.jpg
bottom of page